top of page

Dikkatimize Ne Oldu?


Dikkat, belirli bir göreve odaklanabilme yeteneği olarak tanımlanır. Bir işte dikkatimizi sürdürebildiğimiz ölçüde başarılı olabilir, hedeflerimize ulaşabiliriz. Ancak hepimizin de farkında olduğu gibi dikkat süremiz ciddi ölçüde azaldı. Artık çok çabuk sıkılıyoruz. Bir işte derinleşmekte çok zorlanıyoruz.

Dikkat süremizi kısaltan bir çok faktör var. Gelişen teknoloji bu değişimde büyük role sahip. Teknoloji ile birlikte yaşam ve çalışma tarzımız, bilgiye ulaşma şeklimiz ve hızımız da değişti. Maruz kaldığımız büyük bir bilgi bombardımanı var ve dikkat becerimiz bu bombardımanın altında eziliyor. Teknolojik cihazların yanlış kullanımının hayatımıza olan olumsuz etkilerinin hepimiz farkındayız. Cep telefonlarımıza gelen bildirimler, e-postalar, sosyal medyada sürekli değişen gündem derken tutulduğumuz bilgi bombardımanının altında tek bir şeye dikkatimizi vermemiz gerçekten zor. Çünkü donanım olarak buna uygun değiliz. Aslında beynimizin önem verdiğimiz işe dikkatini verme ve bunun dışında kalan diğer uyaranlara set çekme kapasitesi var. Ama maruz kaldığımız bilgilerin fazlalığı bu kapasiteyi de aşmış durumda.  

Bir koşuşturma içindeyiz gidiyoruz. Hangi işe yetişeceğimizi şaşırdık çoğumuz. Aynı anda birden fazla işi yapmaya çalışıyoruz ya da buna zorlanıyoruz. Bir iş yaparken başka bir e-posta geliyor. E-postayı yanıtlarken Whatsapp’tan başka bir mesaj. Bir yandan da gündemi kaçırmayalım istiyoruz. Çoklu görev (multi-tasking) adı verilen bu durum aslında insan değil bir makine işi.  Beynimiz buna da uygun yaratılmamış. Yine kapasitesini aşıyoruz. Böyle bir durumda da elimizdeki işe dikkatimizi vermek ve layıkıyla yapmak pek mümkün değil.

Sadece uyaranların çokluğu ya da aynı anda bir çok iş yapmak değil internet sayfalarındaki kaydırma özelliği de dikkat süremizi kısalttı. Artık sosyal medyada bir sayfayı kaydırarak sonsuza kadar video izleyebiliriz. İnternetin bu özelliği eğlenceli gelse de bu kadar kısa ve yüzeysel videoları izlemek odaklanma ve bir işte derinleşme becerimize zarar veriyor. Bırakın kitap okumayı, internette bile içeriği bizi biraz zorlayan ve uzun videoları bile izlemeye tahammülümüz azaldı. Kısa ve hap bilgilerle yetiniyor, derinleşmeden konudan konuya geçiyoruz. Aradığımız bir konuya çok hızlı ve kolay ulaşabiliyoruz. Bir kelimeyi taratmak yetiyor çoğu zaman. Bilgiye bu kadar basit bir şekilde ulaştığımız için de tembelleşiyoruz. Kullanmadığımız kasların gücünü kaybetmesi gibi beynimiz de kendini zorlamaya ihtiyaç duymadığı için gücünü kaybediyor. Mesela eskiden bir konuyla ilgili araştırma yaptığımızda ilgili kitaptan o konunun tamamını okumamız gerekirdi. Şimdi ise sayfalarca olan bir kitapta sadece anahtar kelimelerle tarama yaparak ilgili bilgiye ulaşabiliyoruz. Hızlıca ve sadece ihtiyacımız olanı alıyor olmak kısa vadede işe yarıyor gibi görünse de uzun vadede sadece dikkat değil, dikkatle ilişkili olan hafıza, öğrenme gibi becerilerimizi köreltiyor.

Dikkatimizi sürdürmekte zorlanmamızın nedenleri sadece teknolojiyle ilgili değil elbette. Doğru hedefler belirlememek, yaptığımız işin potansiyelimize uygun olmaması da dikkat süremizi etkiliyor. Kendi becerilerimizin çok altında ya da çok üstünde bir işle uğraştığımızda dikkatimizi vermemiz zorlaşıyor. Çünkü becerimizin altında bir işle uğraşıyorsak sıkılırız. Kapasitemizi aşan bir işle uğraşıyorsak ise kaygılanırız. Sonuç olarak her iki durumda dikkatimiz yaptığımız işten uzaklaşacaktır.

Dikkatimizi etkileyen önemli faktörlerden bir diğeri ise bedensel ihtiyaçlarımızı ihmal etmemizdir. Bedensel ihtiyaçlardan kastettiklerim uyku, beslenme ve hareket. Yeterli, dengeli ve düzenli uyumadığımızda, hareketsiz bir yaşam sürdüğümüzde, sağlıklı beslenmediğimizde beynimizin dikkatten sorumlu olan bölgesi de bundan olumsuz etkilenir. Hal böyle olduğunda ne kadar istesek de dikkatimizi sürdüremeyiz.  Bunlar dışında stres, duygusal ihtiyaçlarımız, sosyal çevremiz gibi bir çok neden de dikkatimizi etkiliyor.

Peki neler yapabiliriz?

Bildiğimiz iki şey var: Birincisi, hepimizde önem verdiği işlere dikkatini verecek beceri var. İkincisi ise kullanılmayan her beceri ölür. İhtiyacımız olan şey körelttiğimiz bu beceriyi hatırlamak ve tekrar güçlendirmek. Buna önce kendimizi tanıyarak başlayalım. Neyi yaparken dikkatimi sürdürebiliyorum/sürdürmekte zorlanıyorum? Dikkatimi sürdürmemi kolaylaştıran ve zorlaştıran şeyler neler? Bunlar kendimizle ya da çevremizle ilgili olabilir.

Bunları tespit edip dikkatimi sürdürmemi kolaylaştıran stratejileri daha çok kullanmak, zorlaştıranlar için ise önlem almamız gerekiyor. Örneğin çevresel faktörler dikkatimizi etkileyebilir. Çevremizde dikkatimizi bozacak şeyleri tespit edip bunları temizleyelim. Hepimizin deneyimlediği gibi devamlı bildirim gelen bir telefonla birlikte çalışmak mümkün görünmüyor. Dikkatimizi sürdürebilmek için çevresel uyaranları azaltmaya ihtiyacımız var. Buna akıllı telefonlarımızdan başlayabiliriz. Telefonlarımızdaki uygulamaların bildirimlerini kapattığımızda gereksiz uyaranları azaltmış olacağız. Aslında sadece uyaranları azaltmış olmayacak aynı zamanda sürekli birilerinin ne yaptığını yada gündemi takip ederek zihnimizi gereksiz bilgilerle kirletmek yerine ona rahat bir nefes aldıracağız. Çünkü sosyal medyada bize faydası olmayan içeriklerle meşgul oluyoruz çoğu zaman. Hepimizin biraz gündemden uzaklaşmaya, rahatlamaya ihtiyacı var elbette. Ancak bu süre arttığında faydalı olmayan bilgilerle zihnimizi kirletiyor, faydalı olana dikkatimizi verecek yer bırakmamış oluyoruz. 

  Çevremizi nasıl düzenleyeceğimize başka bir örnek daha verelim. Mesela çalıştığımız odada yatağımızın olması uyumamız yönünde aklımızı çeliyorsa mümkünse başka bir odada çalışmamızda fayda olacaktır. Buna ek olarak dikkatimizi sürdürmeye yarayacak her ne var ise onu da çevremize dahil etmeyi de ihmal etmemeliyiz. Mesela masamın düzenli olması dikkatimi vermemi kolaylaştırıyorsa masamı düzenli tutmam işimi kolaylaştıracaktır.

Dikkatimizi sürdürebilmemiz için önemli olan bir diğer mesele ise doğru hedefler belirlemek, ilgimizi çeken, anlamlı işler peşinde koşmaktır. Burada da kendimizi tanımak devreye giriyor. Kendimizi tanıyalım, potansiyelimizi bilelim ki hedefimizi de ona uygun seçebilelim. Bazı zamanlar vardır, zamanın nasıl geçtiğini bilmez, kendimizi işimize kaptırır gideriz. Kendimize öyle hedefler belirleyelim ki bu yolda ilerlerken zamanı unutalım, bizi heyecanlandırsın, umutla sarılalım. Hal böyle olduğunda dikkat becerimizin de bize eşlik etmesi daha kolay olacaktır. Ek olarak bu işlerin de potansiyelimizi biraz zorluyor olması gerekiyor. Aksi takdirde dikkatimizi sürdürmemiz yine zor olacaktır.

Dikkat becerimizi geri kazanmak için başka yollar da var. Biraz yavaşlamak ve teknolojik cihazlardan kitaplara dönmek gibi.

Biraz yavaşlamakla iki şeyi kastediyorum. Birincisi aynı anda birden fazla şeyle ilgilenmeyi, koşuşturmayı bırakmak. Bunu yaptığımızda zihnimiz de dinlenecektir. İşlerimizi önemine ve acil olma durumuna göre sıraya koymak, bir yapılacaklar listesi oluşturmak bizi rahatlatır. Bunları bir yere yazdığımızda zihnimizde dönüp duran şeyleri de boşaltmış olduğumuz için elimizdeki işe dikkatimizi vermemiz de kolaylaşır. Aynı anda birden fazla işle ilgilenmeyi iş yoğunluğumuzdan ya da mecburiyetten dolayı değil de kendimiz seçiyoruz çoğu zaman. Bunu nasıl yapıyoruz diye sorarsanız cevabım akıllı telefonlarımızla olacak. Çalışırken bir yandan da telefonumuza gelen mesajlara bakmak masum görünüyor ama aslında etkileri sandığımızdan da büyük. Bu nedenle odaklanmak istediğimiz işle ilgilenirken telefonlarımızı başka bir odaya koyup ya da işimizle ilgili olmayan bildirimleri kapatıp çoklu görev dediğimiz bu durumdan uzak durmaya gayret etmemiz gerekiyor. Böylelikle tek bir işe dikkatimizi verme süremiz artacak.

Yavaşlamakla kastettiğim ikinci şey ise kendimize zaman ayırmak. Dikkat becerimizi kazanmak için buna ihtiyacımız var.  Ama bunu yaparken vaktimizi sosyal medya ya da televizyon başında geçirmekten bahsetmiyorum. Bunların yerine doğada ya da sevdiklerimizle zaman geçirmek, kitap okumak, yazı yazmak, spor yapmak, balık tutmak ya da size iyi gelen başka her ne ise onu yaparak zihnimizi dinlendireceğimiz zamanlar oluşturmamız gerekiyor.

Dikkat becerimizi kazanmak için yapmamız gereken şeylerden birisi ise teknolojik cihazlardan yeniden kitaplar dönmek. Bunu yaptığımızda bir konuda derinleşme becerimiz de yeniden canlanacak. Merak ettiğimiz şeyleri sadece internetten araştırarak değil kitaplardan da okuyarak öğrenmeye çalışalım. Okuma alışkanlığımızı yeniden kazanmamız için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Chris Bailey, Kusursuz Dikkat adlı kitabında yaptığımız bir işe ne kadar odaklanmak istiyorsak o süre kadar alarm kurmamızı öneriyordu. Bu süre önce üç dakikadan bile başlayabilir. Ama alarm çalana kadar üç dakika boyunca sadece o işle ilgileniyorsunuz. Bu süreyi ise zamanla artırarak dikkatinizi sürdürme kapasitenizi artırabilirsiniz. Diyelim ki bir kitaba  başlamak istiyorsunuz ancak dikkatinizi vermekte zorlanıyorsunuz. Ne kadar süre okumak istiyorsanız alarmınızı kurun. Alarm çalana kadar okuyacağınızı bildiğiniz için o süre içinde dikkatinizi vermeniz daha da kolaylaşıyor.

Dikkat becerimizi geri kazanmak istiyorsak uyku, beslenme ve spor gibi bedensel ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek alışkanlıkları ve rutinleri hayatımıza dahil etmemiz gerekiyor. Bunlar olmadığında yukarıda bahsettiğim şeyleri yapsak bile fayda görmemiz çok mümkün değil.

Son olarak duygusal olarak zorlandığımız, stresli bir dönemdeysek bir işe dikkatimizi vermemiz zor olabilir. Duygularımızı düzenlemeyi, zor zamanlarımızı atlatmayı kolaylaştıracak becerileri öğrenmeye de ihtiyacımız olabilir. Eğer zor zamanlarınızı atlatmak da güçlük yaşıyorsanız hiç çekinmeden bir uzman desteği almanızı öneririm. Bu yazıda bahsettiğim dikkat ile ilişkili sorunları dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu dışarıda tutarak yazdığımı da ayrıca belirtmek isterim.

Dikkat becerimizle ilgili yayınlanan bir çok kitap var. Johann Hari tarafından yazılan “Çalınan Dikkat: Neden Odaklanamıyoruz?” adlı kitap dikkat konusunu bir çok yönüyle elen faydalı bir kitap olmuş. Teknolojinin dikkate olan etkisini farkeden Johann Hari, üç ay boyunca bütün teknolojik cihazlarını bir arkadaşına emanet edip, yanına sadece arama yapabilen bir telefon ve internete bağlanamayan bir bilgisayar alıp yaşadığı şehirden uzak bir yere gidiyor. Yazar hem gittiği yerde hem de gittiği yerden döndükten sonraki deneyimlerini aktardığı bu kitabı kaleme alıyor. Hari, aynı zamanda gazeteci olduğu için dikkat süremizin kısalmasıyla ilgili merak ettiği soruları bizzat ilgili kişilere sorarak bu kişilerle yaptığı görüşmeleri de bize aktarıyor. Kitapta dikkat süremizin neden azaldığıyla ilgili çok kıymetli bilgiler yer alıyor. İlgililere tavsiye ederim.

Dikkat, günümüzde kaybetmeye başladığımız hayati bir beceri. Bu becerimiz kötüyse hedeflerimiz doğrultusunda irade göstermemiz de pek mümkün değil. İrade ve dikkat birbirinden ayrı düşünülemeyecek kavramlar. Kıymet verdiğimiz, yapmak istediğimiz bir işe dikkatimizi veremiyorsak irademiz de bu işe hizmet etmez. Bir işte kararlılık göstermek için dikkatimizi de sürdürebilmemiz gerekir. Dikkatini toparlayamayan, zihni devamlı dağınık kişilerin de ihtiyaçlarını tespit etmekte zorlandığını ve kendi seçimlerinin farkında olmadığı için kısa vadede keyif veren şeyleri tercih etme tuzağına düşmelerinin de daha muhtemel olduğunu biliyoruz. Eğer hayatta doğru bildiklerimiz, hedeflerimiz doğrultusunda irade göstermek istiyorsak dikkat becerimize gerekli kıymeti vermemiz ve onu yeniden kazanmak için çaba sarfetmemiz gerekiyor.


Dr. Saadet ÖZTÜRK

 

Kaynaklar

1.     Hari, J. (2024). Çalınan Dikkat: Neden Odaklanamıyoruz? Metis Yayınları

2.  Bailey, C. (2020). Kusursuz Dikkat: Dikkat Dağıtan Bir Dünyada Nasıl Daha Üretken Olunur? Saltokur Yayınları




 
 
 

Comments


bottom of page